Anıl Aksaç: ‘Sürekli Gelişim, Sürekli Değişim...’
- Bize kendinizden bahseder misiniz?
Kocaeli Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünü ikincilikle bitirdikten sonra Şubat 2008’den beri Netaş’ta çalışıyorum. 13 yıl boyunca Netaş Ar-Ge Lab Operasyonları bölümünde Kıdemli Destek Mühendisi olarak görev yaptım. Son 1 yıldır ise aslında 3 yıldır içerisinde olduğum ve eğitmen olarak destek verdiğim Netaş n-telligent institute eğitim departmanında Öğrenme ve Gelişim Uzmanı olarak çalışmaktayım. Hem Netaş içinde hem de Netaş dışında eğitimler veriyorum. Tüm bunların yanında basketbol yazarlığı geçmişim bulunmakta. 6. Adam, NBA Türkiye, Slam, Fanatik Basket, Misli.com, Türkiye Basketbol Federasyonu, LigTV gibi yazılı ve görsel medya kanallarında çeşitli görevler üstlendikten sonra ‘Salsabasket’ ismini verdiğim bir oluşum kurup Türkiye’nin 1 numaralı basketbol portalinin sahibi unvanına ulaştım. Ayrıca 2009 ve 2010 yıllarında yaptığım iki haberle, Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tarafından iki yıl üst üste ‘Yılın Spor Gazetecisi’ ödülüne layık görüldüm.
- n-telligent institute eğitmenleri arasına ne zaman katıldınız ve hangi konularda eğitimler veriyorsunuz?
n-telligent institute’un ilk eğitmeniyim aslında. Kuruluşundan bu yana n-telligent institute oluşumuna destek vermekteyim. İnsanların bu yoğun, koşturmacalı iş temposunda çoğu zaman unuttuğu veya eski usul yöntemlerle götürmeye çalıştığı ama değişen iş dünyası gerçekleriyle aslında artık teknik bilginin bile önüne geçtiğini düşündüğüm soft-skill konularda eğitimler veriyorum. Etkili İletişim Becerileri, Bütünsel Liderlik, Takım Olabilmek, Yeni Nesil Liderlik, Kendinin Lideri Olmak, Doğru ve Zamanında Geri Bildirim, Fark Yaratmak, Görünür Olmak, Kendimizi Ne Kadar Tanıyoruz?, Çağımızın Hastalığı: Daimi Mutsuzluk, Konfor Alanı Gerçekten Konforlu mu?, Topluluk Önünde Konuşma, Etkili Sunum Becerileri, Satışta Online Dönem gibi fark yaratan ve kişinin değerini ve özgül ağırlığını yukarı çeken eğitimler repertuarımda. Ayrıca eğitmen adayları ve çiçeği burnunda eğitmenler için hazırladığım ‘Eğiticinin Eğitimi (Train the Trainer)’ programım da yine en ilgi çeken eğitimlerim arasında yer almakta.
- Neden eğitmen olmak istediniz?
Bunun benim için cevabı çok basit; ‘İnsana dokunmanın ve ona bir şeyler katmanın hazzı’. Teknik bir çalışan olmama rağmen, daha önceki görevlerimde de hep sosyal yönümün, iletişimimin ve iş bitiriciliğimin yüksekliği ile ‘Dışişleri Bakanı’ lakabı takıldı bana. Kişilerin teknik yönlerine odaklanırken ıskaladıkları ve onları asosyalliğe, içine kapanık bireyler olmaya yönelten konulardaki problemlerini çözmek, onlara dokunmak, onlara bir şeyler katmak inanılmaz bir keyif. Kariyer direksiyonumu bu yöne kırmamdaki en büyük çıkış noktam da ’50-60 yaşıma geldiğimde hala siyah ekran önünde kod yazıp, server, router, switch gibi cihazlara dokunmak yerine insanın kendisine dokunmayı, konuşmayı, anlatmayı, paylaşmayı istemem’. Bu duygularının bana verdiği heyecan, işimi her gün daha büyük bir tutku ve aşkla yapmamı sağlıyor. Hele ki yarattığınız faydaları görmenin, birilerinin hayatına dokunmuş olmanın geri bildirimlerini almanın, bir şeyleri değiştirebilmenin, en çok da davranışları değiştirebilmenin, insanlara farklı bakış açıları kazandırabilmenin, problemleri asıl çıkış noktalarına yolculuk yaparak giderebilmenin hissi gerçekten bambaşka.
- Özellikle pandemi sürecinde uzaktan çalışma modeline geçilmesiyle birlikte eğitimler de büyük oranda canlı sanal sınıflara taşındı. Bu yeni düzende hem bir eğitmen olarak hem de birçok online eğitime katılmış biri olarak verimliliği nasıl yorumlarsınız?
Çok açık konuşacağım, pandeminin başında eğitimlerin verimliliğinin oldukça düşük olacağını düşünüyordum. Yüz yüze eğitimlerde yaratılan atmosferin, yüksek interaktifliğin, enerjinin, eğlencenin, verimliliğin ve eğlenerek öğrenmenin online ortamda sekteye uğrayacağını düşünüyordum. Ama bu düşüncem her verdiğim online eğitimden sonra biraz daha yıkıldı. Ve şu anda gerçekten online eğitimlerde de yüz yüze eğitimlerdeki her detayı yakalayabilecek boyuta geldik. Tabii online platformlar da bu yönde kendilerini çok geliştirdiler. Şu anda verimlilik -kendi eğitimlerimden sonra aldığım geri dönüşleri de görerek- gerçekten çok ama çok üst seviyede.
- Teknik çalışanlara soft-skill eğitimler verirken, diğer bir yandan da teknik olmayan çalışanlara giriş seviye teknik eğitimler vereceğiniz ‘Tech to Non-Tech’ programını hayata geçirmeye hazırlanıyorsunuz. Daha önce teknik temeli olmayan birine teknolojik bir içerik anlatmış mıydınız? Bu anlamda, bu eğitimi vermekle ilgili duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Aslında bunu bizim sektörde görev alan her mühendis irili ufaklı yaşamıştır. Aile bireylerinden veya konu komşudan gelen ‘Şimdi sen ne iş yapıyorsun tam olarak?’ sorusuna cevap verirken girdiğimiz halleri veya basite indirgeyerek, hatta biraz da onların hayatında fark etmeden kullandıkları bir şeylerle örneklendirerek anlattığımız anları düşünün. Aslında hepimizin bu tecrübesi var. :) Netaş’ta hayata geçirdiğimiz bu projedeki amacımız ise Netaş içerisinde çalışan ama görevleri icabı teknikten daha uzak konumda pozisyonlanmış arkadaşlarımızın, her gün yüzlerce kez duydukları bu kavramları, hatta farkında olmadan hakkında iş yaptıkları bu konuları, Netaş’ın üzerinde çalıştığı işleri ve teknolojileri biraz daha yakından tanımalarını sağlamak.
- Sizce teknolojiyi anlamak için teknik bilgi gerekli midir?
Bu bence artık tamamen yıkılmış bir klişe. Eskiden biraz daha ezberden konuşulurdu bu konuda ama artık sadece teknoloji değil tüm konularda, teknik bilgiden çok ‘İlgi, merak, araştırma, gözlemleme ve deneyim’ öne geçmiş durumda. Hatta çoğu zaman okulda öğretilen teknik bilgiler, beyinlerimizin en az uğranan bir köşesinde kullanılmayanlar sandığında tutulmakta. Bu da bir gerçek. Üç katlı integralleri, polinomları, hatta daha da geriye gittiğimizde karşımıza çıkan havuz problemlerini kaçımız işlerimizin bir yerinde kullanıyoruz? Teknoloji artık 7’den 70’e herkese hitap eder vaziyette ve herkes bir şekilde teknolojiyi kullanmakta. Dolayısıyla buradan sonrası artık kişinin ilgisine ve üzerine ne kadar eğilip araştırdığına bakıyor.
- n-telligent institute ile ilgili görüşleriniz nedir? Hem bir n-telligent institute eğitmeni hem de bizzat bu oluşumun bir ferdi olarak.
n-telligent institute’un Netaş ve Netaşlılar için büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Değişen iş hayatında artık eski alışkanlıklar ve demode yöntemler geride kalıyor, onların yenine diplomatik esneklik gibi, duygusal çeviklik gibi birçok yeni yetkinlik öne çıkmakta. Tabii aynı zamanda teknoloji de durdurulamaz bir hızla gelişip dönüşmekte. Beyaz yakalı bir çalışanın sektörde aranan ve vazgeçilemez bir kişi olabilmesi için hem teknik hem de ince beceri yönünden sürekli olarak kendisini yenilemesi ve geliştirmesi gerekiyor. Ama ne acı ki hem bireyler hem de şirketler bu konuya yeteri kadar eğilmiyorlar. Eğilen firmalar da çok yüksek bedellerle dışarıdan eğitimler satın alıyorlar. Netaş zaten yıllardır sektörde ‘okul’ olarak tanımlanan bir firma ve öğretme kültürü, bildiklerini paylaşma alışkanlığı, yardımlaşma burayı diğer şirketlerden farklı kılan özellikler. n-telligent institute Netaş’ın çalışanlarının bireysel gelişimlerine, kariyer planlamalarına ne denli önem verdiğini göstermekte. Ve bu gelişim yolculuğunu tamamen kendi bünyesinden yetiştirdiği iç eğitmenlerle yapıyor olması da hem maliyetler açısından çok kritik hem de çok daha anlamlı. Çalışanlarını düşünen, onların iyiliğini isteyen firmalar her zaman diğerlerinden ayrılırlar. Netaşlılık da işte tam da bu şekilde ortaya çıkan ayrıcalıklı bir kavram.